Yer6-Forum



Join the forum, it's quick and easy

Yer6-Forum

Yer6-Forum

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

        Yer6-ForumHoşgeldiniz :
En son ziyaretiniz : Perş. Ocak 01, 1970
Mesaj Sayınız : 0

Tarıyıcı

Tarıyıcı

LİSE 2-ÖLÇME DEĞERLENDİRME ÇALIŞMASI(180)

Salı Mart 09, 2010 9:10 pm tarafından byrack

1-Türkiye'de doğum ve ölüm oranlarının birbirine en çok yaklaştığı dönemler ve bunun nüfus artışına etkileri nelerdir?

Nüfus artışının temel sebeplerinden bir tanesi doğum ve ölüm oranlarıdır. Doğum ve ölüm oranlarındaki artış yada azalışlar direk olarak nüfus artışı üzerinde etkilidir.Türkiye nüfusu incelendiğinde bu oranların birbirine en çok …

[ Okuma komple ]
LİSE-2 Türkiyede Göçler

Salı Mart 09, 2010 9:09 pm tarafından byrack

NÜFUS HAREKETLERİ (GÖÇLER)

İnsanların, doğdukları yerden başka yerlere geçici ya da sürekli olmak üzere taşınmasına göç denir.

A. İÇ GÖÇLER

Ülke içerisinde, nüfusun yer değiştirmesine iç göç denir. İç göçlerle bir ülkenin toplam nüfusunda değişme olmaz. Sadece, bölgelerin ve illerin nüfusunda artma ya da azalma meydana gelir.

İç göçler, sürekli ve …

[ Okuma komple ]
LİSE-2 Türkiye Nüfusunun Özellikleri

Salı Mart 09, 2010 9:09 pm tarafından byrack

Nüfus, belirli bir yerde yaşayan insan sayısını ifade eder.

NÜFUS ARTIŞI

Doğum oranı ile ölüm oranı arasındaki fark nüfus artışını gösterir. Bir ülkede doğum oranı fazla, ölüm oranı az ise nüfus artışı meydana gelir. Ölüm oranı doğum oranından fazla olursa, nüfusta azalma meydana gelir. Genellikle az gelişmiş ülkelerde nüfus artış hızı fazla, …

[ Okuma komple ]
Lise 2-Ölçme Değerlendirme(158)

Salı Mart 09, 2010 9:08 pm tarafından byrack

1-İl ve İlçe merkezleri belirlenirken göz önüne alınan faktörler:

a)Coğrafi konumu

b)Nüfus miktarı

c)Ekonomik faaliyetler

d)Kamu hizmetlerinin gerekliliği



Bir yerleşmenin özelliğini bulunduğu ortamın ekonomik potansiyeli belirler. Ekonomik potansiyel ise; tarım alanlarının genişliliği, toprakların verimliliği, su kaynaklarının miktarı, sıcaklık ve yağış …

[ Okuma komple ]
LİSE-2 TÜRKİYE'DE YERLEŞMELER

Salı Mart 09, 2010 9:08 pm tarafından byrack

KIR YERLEŞMELERİ

Ekonomisi tarım, hayvancılık ve ormancılığa ya da bunlardan herhangi birisine dayanan köy, çiftlik, oba, mezraa, yayla gibi şehir dışındaki yerleşmelere kır yerleşmesi denir

Kır yerleşmeleri; Köy ve Köy altı yerleşmeleri olmak üzere iki gruba ayrılır.

1. Köyler:

Kırsal yerleşmenin son iki şekli bucak ve köylerdir. Bucak idarî bakımdan …

[ Okuma komple ]
LİSE-2 ETKİNLİK ÇALIŞMASI NÜFUS YOĞUNLUĞU(143)

Salı Mart 09, 2010 9:07 pm tarafından byrack

Nüfusun hangi illerde yoğunlaştığını belirtiniz:

Yurdumuzda nüfus yoğunluğunun en fazla olduğu yerler, Marmara Bölgesi'ndedir. Bunun başlıca nedenleri; başta sanayi olmak üzere, bölgenin ulaşım, ticaret ve hizmet sektörleri ile tarım üretiminde büyük gelişme göstermesidir.

İSTANBUL,BURSA,KOCAELİ,

Ege Bölgesi'nde kıyı ovaları ve akarsular boyunca …

[ Okuma komple ]
Nüfus ve Yerleşmeyi Etkileyen Faktörler

Salı Mart 09, 2010 9:05 pm tarafından byrack

Yerleşme: İnsanların oturdukları, barındıkları ve yararlandıkları, sürekli ve sınırlı alana yerleşme denir.

Yerleşme Coğrafyası: İnsanın barındığı yerler ile bu yerlerin kuruldukları alanlar arasındaki ilişkileri inceler.

Yerleşme Coğrafyasının Konuları: Yerleşmelerin; Yoğunlukları, yapı özellikleri, işlev ve kökenleri ile yerleşmenin konumlarını kapsar.


[ Okuma komple ]
lise -2 Ölçme ve Değerlendirme(136)

Salı Mart 09, 2010 9:05 pm tarafından byrack

Kısa Cevaplı Sorular

Türkiye’de toprak dağılışını etkileyen faktörler:

İklim şartları, Bitki örtüsü, Yeryüzü şekilleri, Akarsular, İnsan etkisi

Alüviyal toprakların tarım açısından önemi:

Alüviyal topraklar çeşitli bölgelerden toplanmış mineral madde bakımından zengin taşınmış topraklardır. Bu nedenle tarım ürünleri için …

[ Okuma komple ]
Sulardan Yararlanma AKARSULARDAN YARARLANMA

Salı Mart 09, 2010 9:04 pm tarafından byrack

Sulardan Yararlanma

AKARSULARDAN YARARLANMA





Sulama Enerji Rafting Balıkılık



Hidroelektrik üretimi (Fırat, Dicle, Kızılırmak v.s) :

Yurdumuzdaki akarsuların belirli yerlerine barajlar kurularak bu barajlardan elektrik üretimi yapılmaktadır. Böylece yurt ekonomisine önemli katkıda bulunmaktadır.




[ Okuma komple ]

    PKK'ya Avrupa'daki darbenin anlamı

    'Ŧя. ѕєямєѕт
    'Ŧя. ѕєямєѕт
    S-Admin
    S-Admin


    Mesaj Sayısı : 218
    Kayıt tarihi : 06/03/10
    Yaş : 29
    Nerden : kayıPLaRdan .D

    PKK'ya Avrupa'daki darbenin anlamı Empty PKK'ya Avrupa'daki darbenin anlamı

    Mesaj tarafından 'Ŧя. ѕєямєѕт Çarş. Mart 10, 2010 2:18 pm

    Programda her hafta Türkiye’de ve dünyada yaşanan olaylar, neden-sonuç ilişkileri ve yerel -küresel perspektifleri ile değerlendirilecek. Olayların devinimi, değişimin hızı, iç ve dış odakların olaylara etkisi, tepkisi ve yakın gelecek öngörüleri ile çok farklı açılımlar Aslında Ne Oldu’da yer alıyor.

    Program daha fazla bilgi ve irdeleme ihtiyacı duyanların sorularına cevap veriyor. Türkiye’nin en çok okunan haber sitelerinden Haber7.com’un Genel Yayın Yönetmeni Ünal Tanık ve kısa bir süre önce adını ve kurumsal imajını yenileyen Ülke TV’nin Genel Yayın Müdürü Hasan Öztürk, olayların medya ve kamuoyunda çok konuşulmayan ayrıntılarına parmak basıyor ve üzerinde hiç düşünülmeyen yönlerini göstermeye çalışıyor.

    Yüksek tempolu bir gündem de, nefes kesen açıklamaların havada uçuştuğu bir dönemde Aslında Ne Oldu, Ünal Tanık ve Hasan Öztürk ile izleyenlere alternatif bakış açıları kazandırmayı hedefliyor.

    Hasan Öztürk, CHP'li Kemal Kılıçdaroğlu'nun Batman'da yaptığı konuşmada af konusunu ggündeme getirmesine karşın Deniz ******'ın anında tepki gösterdiğini hatırlattı. Öztürk, Kılıçdaroğlu'nun af konusunda MHP ve CHP'nin tavrının ne olduğunu bile bile bunu söylemesinin bir anlamı olmadığını anlattı.

    Ünal Tanık ise Kılıçdaroğlu'nun aslında nabız yokladığını insanların olaya nasıl yaklaşacaklarına ilişkin tespite kalktıklarını dile getirdi. Tanık, af konusunun Türkiye gündemine getiriliş nedeninin PKK'lıların affedilmesi ve Öcalan'ın bir şekilde affedilmesi zemininde yürüdüğünü karşı çıkanların da PKK ve Öcalan'a af konusunun tamamen reddedilmesi üzerine yaptıklarını söylediler.

    İbrahim Kahveci, Muhalefet olarak ortaya çıkan ve tek eleştiri getirebilen kişinin Kemal Kılıçdaroğlu olduğunu, Kılıçdaroğlu'nun ortaya sürdüğü tüm argümanların anında yine partisi tarafından yerle bir edildiğini dile getirdi. Kahveci, af konusunun tartışılmayacak bir konu olduğunu belirterek, devletin kendisi ile ilgili konuları affetmezken vatandaşın vatandaşa olan suçlarını affetmesi kadar yanlış birşey olmadığını ancak geçmişte bunun yapılması yüzünden üç partinin de tamamen silindiğini anlattı.

    Hasan Öztürk, CHP'nin af konusunu gündeme getirerek hükümete tuzak kurmak istediğini, hükümetin Kılıçdaroğlu'nun önerisini desteklemesi halinde olayı tamamen provake etmeye çalışacaklarını ve PKK'ya af getirileceği şekline dönüştüreceklerini söyledi.

    KURUMLARIN BAŞINA GELENLER

    İbrahim Kahveci, Türkiye'de ne olursa olsun önerinin siyaset tarafından yapılması gerektiğini dile getirerek, Ankara'da Büyükşehir Belediyesi'nin aldığı zam kararının iptal edilmesi, İzmir'de liman özelleştirilmesinin iptal edilmesinin Türkiye'de tamamen yönetimin Danıştay'ın eline geçtiğini ortaya koyduğunu belirterek,"Ben biran önce Danıştay'ın kabinesini açıklamasını bekliyorum. Türkiye'de işler artık tamamen rayından çıktı. Bunun biran önce düzeltilmesi lazımdır. Kurumlar siyasete buluşmaya ve kararı biz verdik diyorlarsa burda çok büyük handikap başlamış demektir. Normalde muhalefetin yapması gereken işleri bugün başka kurumlar yürütmekte, böyle bir sistem yürümez ve böyle bir sistem gelecekte daha büyük fiyaskolara yol açacaktır.

    DANIŞTAY VE YARGITAY'IN ÜLKE YÖNETİMİNDEKİ ETKİSİ

    Hasan Öztürk, Yargıtay Başsavcısı partiler dava açılacağını hissederler sözü üzerine Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın ' O zaman seçime gideriz' sözü üzerine Başsavcı Yalçınkaya'nın yeniden açıklama yaparak soruşturma değil izleme yaptıkları sözleri ile geri adım attığını dile getirdi. Hasan Öztürk, referandumla ilgili yapılan ve Milliyet'e yayınlanan bir ankete dikkat çekerek 'fifty fifty' başlığının atılması ve büyük bir kutuplaşmadan bahsedilmesine dikkat çekti. Öztürk, bugün bazı kesimlerin referandum konusunun gündeme gelir gelmez bu kez halkın kararının sağlıklı sonuç vermeyeceğine ilişkin yapılan açıklamalara dikkat çekerek, bir kesimin ısrarla vatandaşın bu işlerden uzak tutulmasına yönelik bir mikserin çalıştığını söyledi.

    İbrahim Kahveci, Türkiye'de bir kesimin devleti kendisinin yönettiğini, vatandaşın yönetimle ilgisinin olmaması gerektiğini savunarak Obama'nın iktidara geldikten sonra yaptıklarını anlattı, Türkiye'de Danıştay, Yargıtay gibi kurumların verdikleri kararları düzeltecek bir üst kurul bulunmadığının altını çizdi.

    GENELKURMAY BAŞKANLARI HEP HEDEFTE

    Ünal Tanık, Org. Başbuğ'un Ak Parti hükümetinin dümen suyuna girdiği iddialarında bulunulduğunu belirterek, Büyükanıt'ın ataması ve Başbuğ'un atamalarının öncesinde çok büyük spekülasyonların yaşandığını dile getirdi. Tanık, Genelkurmay Başkanlığı koltuğuna oturanların her dönem göreve gelmeden önce baş üstünde taşındığını, gitmesine yakın ise tukaka yapıldığının altını çizerek" Bununla ilgili yaptığımız araştırmada göklere çıkaranların da tu kaka yapanların da aynı kesimler olduğunu tespit ettik." dedi.

    Hasan Öztürk, Dinç Bilgin'in, gazeteciliğin en alt yapısından en üst noktasına kadar her aşamasını bilen bir kişi olduğunu belirterek rüzgarın ters esmeye başlamasından beri günah çıkartmaya başladığını dile getirdi. Öztürk, Bilgin'in bir sanayici tüccar olmadığını, gazetenin en ekonomik nasıl çıkarılabileceğini iyi bir gazetenin nasıl olması gerektiğini bildiğini, buna karşın Zafer Mutlu fenomene açıklık getirmesi ve kendisinin nasıl devre dışı bırakıldığına ilişkin konularda yeterince açıklama yapmadığını söyledi. Öztürk Zafer Mutlu'nun bugün hala güçlü bir konumda olduğunu belirtirken Bilgin'in o dönemde neden vicdan azabı çekmediğinin altını çizdi.

    28 ŞUBAT'IN TETİKÇİ GAZETECİLERİ

    Ünal Tanık, Bilgin'in bugün söylediği sözlerin tartışılması gerektiğini ancak sözler içinde bazı gerçeklerin gün yüzüne çıkarıldığını belirterek " Ali Kırca'nın nasıl tetikçilik yaptığını ortaya koydu. Fethullah Gülen'in Türkiye'den kaçmasına yol açan ve burada yaşamaz hale getirenler bellidir. O dönemde ATV'de Ayşenur Arslan, Baki Şehirlioğlu gibi isimler vardı. Ali Kırca bu işleri tek başına yapmıyordu. Bugün bu isimler hala haber yapıyorlar, hiçbir özür dileme gerekçesi dahi duymuyorlar.

    Hasan Öztürk, Bu isimler zamanın ruhu neyi gerektiriyorsa onu yapıyorlar. Geçmişte solcu olanlar bugün nasıl liberal demokrat oluyorsa o dönem 28 Şubat'ın güçleri yanında olanlar bugün de farklı bir gücün yanındalar. Ayamama Deresi'nde gökdelende oturan bir kişiye Ankara'ya gönderip devlete asistan yaptırılıp 2 bin TL'ye mahkum ettirilirse ve dolmuşa yeniden binmemek için o kişi gökdelendeki yerini korumak için bunu yapmak zorunda. Ali Kırca asansör boşluğuna yeniden düşmemek ve o düğmeye doğru basmak için adımlarını daha dikkat etmektedirler. Bir dönemde aynı gazete içindeki bazı kişileri 'İçimizdeki Alçalar' manşeti açılarak işlerinden edildiler. Bu başlığı atanlar da ortada. Dinç Bilgin'in bugün tüm gücünü kaybettikten sonra söyledikleri sözlerin ne kadar önemi vardır bilmiyorum. Ama O kişi ikinci büyük olduğunda yaptıklarını bugünkü sözleriyle kendisini affettiremez.

    İbrahim Kahveci, Dinç Bilgin'in açıklamalarının ardında bir günah çıkarma değil başka hesapları olduğunu, açıklamaları bugünkü gündemle değerlendirdiğinde geleceğe yönelik yeni hesapları ortaya koyacağını dile getirdi.

    2009 KRİZ YILI VE BANKALARIN BÜYÜK VURGUNU

    Kahveci, bankalar 2009 yılında krediyi az verdiler, halka açık bankalar içinde 6 büyük banka incelendiğinde karı hazine kağıdından değil krediden büyük kar elde ettiler. 2009 yılında reel sektörü öylesine bir sıkmışlar ki sanayiyi çalıştıramaz hale getirmişler. 2009 yılında menkul kazançları sadece 1 milyar lira artmasına karşın, kredi faiz oranları çok düşmesine rağmen bunu hiçbir şekilde kullanıcıya yansıtmamışlar. Mevduata ödenen faiz 6 milyar lira düşerken kredilerin faizinde hiçbir düşüş yaşanmamış. Bankalar 2009 yılında açıkladıkları faizi hiç değiştirmeden sürdürmemişler. Merkez Bankası'nın faiz düşüşünü açıklamasına rağmen özel bankalar bunu hiç yansıtmadılar. Bunda bankalar haklı, ancak burda hükümetin devreye girmesi gerekiyordu. Kredi Garanti Fonu devreye girseydi bankaların bu oyunu bozulabilirdi. Hükümet öyle bir uygulama şartları getirdi ki sanayici yine bankaya mahkum hale geldi. BDDK'nın bankaları incelemeye alması gerekiyordu. Ama bu yapılmadı. Öncelikle sektör lideri bankaların davranışlarının çok iyi incelenmesi gerekiyordu.

    TÜRKİYE KRİZDEN ASIL NASIL KURTULUR

    Kahveci, 2008 yılında dünyanın küresel kriz altında ezildiğini, Türkiye'nin ise krizi hafif atlattığını 2009 yılında ise krizi daha az hasarla atlatabilmesi için kredi kullanması gereken dönemde bankaların tahakkümü altına girdiklerini bu yüzden sanayicilerin bugün hala krizin etkisi altında bulunduklarını dile getirerek bugünkü bankacalık mantığı ile kendilerini düze çıkarmalarının imkansız olduğunu söyledi. Kahveci, Türkiye'nin 1990'lı yıllarda bulunmadığını, hükümetin sanayiciyi yeterince dinlemediğini, büyük sanayicinin krizden etkilenmediğini asıl sorunu küçük ölçekli sanayicinin yaşadığını bankaların tahakkümünden kurtulabilmesi için mutlaka çözüm bulunması gerektiğini dile getirerek " Türkiye dış politikada yaptığı açılım sanayici açısından çok büyük fırsatlar getirdiğini ancak bunun yeterince faydalanılamadığının altını çizdi.

    PKK TERÖRÜ BİTİYOR MU

    Hasan Öztürk, Türkiye'nin artık PKK sorunu kalmadığını bu örgütün işlevini artık yitirdiğini, 2007 yılında Erdoğan-Bush görüşmesi ile atılan adımların bu örgütü bugün sona doğru getirdiğini belirterek örgüt, artık en büyük destekçilerini kaybetti. Kuzey Irak'taki vurucu gücün en büyük finansörü Avrupa idi. Bugün Belçika, örgütün en önemli isimlerini gözaltına aldı ve örgütün tüm dökümanlarına ulaştılar. Bununla birlikte yıllardır kapatılmayın Roj TV'nin yayını sona erdi. Şimdi bunun finans kaynakları da kurutuluyor. Bunun ne anlama geldiğini ilk önce Karayılan farketti. Bundan sonraki süreç Kandil'dekiler tasfiye edilecek. Karayılan 'Bizi Alpagon gibi yok etmek istiyorlar demişti.' Alpagon ABD'nin en büyük gangaster örgütü idi ve örgüte hiçbirşey yapılamayınca vergi kaçakçılığı bahanesi ile içeri atılmış ve örgüt tamamen devre dışı bırakılmıştı.

    Haber7.com

      Forum Saati Paz Nis. 28, 2024 7:44 pm